Afetlere Dirençli ve Sürdürülebilir Şehirler

Afetlere Dirençli ve Sürdürülebilir Şehirler: Çoklu Tehlike ve Proaktif Risk Yönetimi Yaklaşımı

 

Afetlere dirençli şehirlerin oluşturulması, sürdürülebilir kalkınmanın temel taşlarından biridir. Kentleşmenin hızla artması, nüfus yoğunluğunun yükselmesi ile iklim değişikliğinin etkisi gibi nedenlerle afetlerin sıklık ve şiddetinin artması, şehirleri çoklu tehlikelere karşı hazırlıklı olmaya zorlamaktadır. Bu sebeple proaktif, bütüncül ve çok boyutlu risk yönetimi yaklaşımlarının uygulanması kritik öneme sahiptir.

 

Afetlere Dirençli Şehirler ve Sürdürülebilir Kalkınma

 

Afetlere dirençli şehir kavramı yalnızca fiziksel altyapının sağlamlığını değil, ekonomik, çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği de kapsar. Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'ndan SKA 11 – "Sürdürülebilir Şehirler ve Topluluklar" kapsamında, afetlere dirençlilik ve ekonomik istikrar temel önceliklerdir. Bu bağlamda, afetlere dirençli şehirler ekonomik kayıpları en aza indirir ve ekonomik dayanıklılığı sağlar, sosyal travmaları azaltır ve toplumsal dayanıklılığı güçlendirir, doğal kaynakların korunmasını sağlayarak çevresel sürdürülebilirliği destekler.

                                                                                                                                          

Çoklu Tehlike Yaklaşımı ve Bütünleşik Afet Yönetimi

 

Şehirlerin karşı karşıya olduğu deprem, sel, yangın, kuraklık ve fırtına gibi çoklu tehlikeler için bütünleşik afet yönetimi stratejileri geliştirilmelidir. Bu stratejiler, şehir bazında detaylı risk analizlerini içerir; yağmur bahçeleri, yeşil çatılar, geçirgen zeminler gibi yeşil altyapılar ve ormanlaştırma ile sulak alan restorasyonu gibi doğa tabanlı çözümler ile risklerin azaltılmasını sağlar. Buna ek olarak, inşaat standartlarını günceller ve afetlere dayanıklı yapı tasarımlarını ve denetimini zorunlu kılar. Bu stratejilerin verimli ve doğru bir şekilde oluşturulabilmesi ve başarılı olması yerel yönetimler, merkezi idare, akademi, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasında güçlü bir koordinasyon mekanizmasının kurulmasına bağlıdır. Kurumlar arası bilgi paylaşımı ve ortak tatbikatlar, geliştirilen stratejilerin işlerliğini artırır.

 

Kanıtlanmış Teknolojilerle Afet Risk Azaltımı İçin Öneriler

 

Afetlere karşı dayanıklı şehirlerin inşası kapsamında, çeşitli alanlara yönelik uygulanabilir stratejiler geliştirilmelidir. Bu bağlamda:

 

  • Yapısal güçlendirme ve kentsel dönüşüm kapsamında, riskli binalar yıkılarak deprem yönetmeliğine uygun şekilde yeniden inşa edilmelidir. Mikro-bölgeleme analizleri doğrultusunda yapılaşma sınırlandırılmalı ve dayanıklı zeminlere yönelinmelidir.
  • Yeşil ve doğa tabanlı altyapı uygulamalarıyla, geçirgen asfalt, yeşil çatı ve yağmur bahçesi gibi çözümler zorunlu hale getirilmeli; kent ormanları ile sel tutucu doğal tampon bölgeler oluşturulmalıdır.
  • Sel ve su yönetimi sistemleri açısından, yoğun yağışlarda yağmur suyunu geçici olarak depolayacak ve kanalizasyon sisteminin aşırı yüklenmesini önleyecek çok işlevli su meydanları/sistemleri kurulmalı; dere yataklarındaki yapılaşmalar kaldırılmalı, taşkın alanlar doğal haline döndürülmelidir.
  • Yangınlara dayanıklı kırsal alan planlamasında, orman köylerinde yangına dayanıklı bitki örtüsü ile tampon bölgeler oluşturulmalı; yangın yolları ve su havuzları gibi orman içi altyapılar güçlendirilmelidir.
  • Tedarik zinciri ve iş sürekliliği bakımından, kritik malzemeler için alternatif yerel tedarikçiler belirlenmeli, verilerin güvenli bir şekilde saklanıp her yerden erişilebilmesini sağlayan bulut sistemleri ve enerji kesintilerine karşı kendi kendine çalışabilen küçük ölçekli enerji ağları olan mikro-grid teknolojileri kullanılarak operasyonel süreklilik garanti altına alınmalıdır.
  • Dijital ikiz, yapı izleme ve karar destek sistemleri kapsamında, büyükşehirlerde afet senaryoları gerçek yapıların sanal bir kopyası gibi çalışan dijital ikiz modelleriyle simüle edilmeli, yapıların deprem performansı sensörlerle sürekli olarak izlenmelidir. Ayrıca, afet öncesi ve sonrası karar alma süreçlerini desteklemek amacıyla Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve yapay zeka tabanlı analiz araçlarıyla entegre çalışan karar destek sistemleri geliştirilmelidir.
  • Afetlere uyumlu ulaşım ve altyapı yatırımlarıyla, köprü, yol ve viyadük gibi ulaşım ağı açısından kritik altyapılar güçlendirilmeli; yağmur suyunu yönlendiren kanallar ve drenaj sistemleri yaygınlaştırılmalıdır.
  • Topluluk temelli müdahale mekanizmaları geliştirilerek, mahalle bazlı afet liderleri eğitilmeli ve yerel kaynaklarla donatılmış afet konteynerleri ilgili bölgelere yerleştirilmelidir.
  • Binalarda yapısal güvenlik inovasyonları aracılığıyla, otomatik gaz kapama vanaları, akıllı yangın söndürücüler ve sismik izolatörler ev ve iş yerlerinde yaygınlaştırılmalıdır.
  • Sürdürülebilir enerji kullanımı ve ekolojik uyum için, yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışan acil enerji sistemleri kurulmalı, enerji verimli yeşil bina sertifikaları teşvik edilmelidir.
  • Finansal direnç ve sigorta mekanizmaları çerçevesinde, afet riski yüksek bölgelerde zorunlu afet sigortası kapsamı genişletilmeli ve topluluk temelli mikro sigorta sistemleri desteklenmelidir.
  • Mahalle içi iletişim ve koordinasyonun güçlendirilmesi amacıyla, yerel haberleşme ağları (radyo, kısa menzilli telsiz) kurulmalı ve mahalle uygulamaları üzerinden afet sırasında hızlı bilgi paylaşımı sağlanmalıdır.

 

Şirketlerin Sorumlulukları ve Uygulama Önerileri

 

Afetlere karşı dirençli şehirlerin oluşmasında özel sektör de önemli bir rol oynamaktadır. Şirketler sadece kendi operasyonlarını değil, tedarik zinciri ve toplumsal çevresini de kapsayan stratejik bir risk yönetimi benimsemelidir. Bunlara aşağıdakiler dahildir:

  • Operasyonel risk yönetimi kapsamında, FMEA (Hata Türleri ve Etkileri Analizi) ve HAZOP (Tehlike ve İşletilebilirlik Çalışması) gibi analiz yöntemleriyle risk değerlendirmeleri yapılmalı ve iş sürekliliğini tehdit edecek afet senaryolarına karşı alternatif çözüm planları geliştirilmelidir.
  • Acil durum planlamasında, tüm çalışanları kapsayan, düzenli olarak güncellenen ve tatbikatlarla test edilen acil durum planları hazırlanmalı; kritik altyapılar için jeneratör ve güneş enerjisi gibi ana şebekelerden bağımsız enerji kaynakları kurulmalıdır.
  • Yapısal güçlendirme adımları çerçevesinde, tesisler, deprem, sel ve yangın gibi afetlere karşı dirençli hale getirilmeli; altyapı sistemleri düzenli bakım ve iyileştirme süreçlerine tabi tutulmalıdır.
  • Tedarik zinciri yönetimi açısından, malzeme ve hizmet alımında tek tedarikçiye olan bağımlılık azaltılmalı, alternatif tedarikçilerle anlaşmalar yapılmalı ve lojistik merkezler farklı coğrafyalarda konumlandırılarak riskler dağıtılmalıdır.
  • Veri güvenliği ve operasyonel yedeklemeiçin tüm dijital altyapılar bulut sistemleriyle yedeklenmeli ve afet anında hızlı veri erişimi sağlamak amacıyla yedek merkezler kurulmalıdır.
  • Eğitim ve farkındalık çalışmaları kapsamında, tüm çalışanlara afet riskleri ve acil durum yönetimi konularında sürekli eğitim verilmeli; kriz anlarında görev alacak lider ekipler belirlenmeli ve senaryo tabanlı tatbikatlar düzenlenmelidir.
  • Toplumsal katkı ve işbirliği boyutunda, yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde afet bilinci oluşturma kampanyalarına destek verilmeli; toplum temelli projelere sponsor olunmalı ve mahalle düzeyinde yürütülecek hazırlık faaliyetlerine kaynak ayrılmalıdır.

Tüm bu stratejilerin etkinliğini sağlamak için düzenli izleme ve değerlendirme mekanizmaları kurulmalı, performans göstergeleriyle ilerleme ölçülmelidir. Bu sayede, stratejiler dinamik biçimde güncellenebilir.

 

Toplumun her kesiminde afet farkındalığını artırmak, dirençli şehirler için şarttır. AFAD’ın mobil uygulamaları ve medya kampanyaları ile bireylerin afet öncesi hazırlık ve sonrasında doğru tepki vermesi sağlanmalıdır.

 

Sonuç olarak, çoklu tehlike ve proaktif risk yönetimi yaklaşımıyla oluşturulan şehirler, afetlerin etkilerini azaltarak sürdürülebilir bir geleceği garanti eder. Yapılan hazırlıklar ve alınan önlemler, her düzeyde sorumluluk bilincini güçlendirerek, geleceğe yapılan en önemli yatırımlardan biri olacaktır.