Dildeki Cinsiyet Önyargısı 20 Yılda Değişmedi
Dilimizdeki cinsiyetçi söylemler varlığını nasıl sürdürüyor? Ayrımcı dilden kaçınmanın yolları neler?
Bilim adamı değil bilim insanı, insanoğlu değil insanlık… Dilimize yerleşmiş cinsiyetçi kelimelerden kurtulmak için yıllardır kampanyalar düzenleniyor. Peki ne kadar yol alabildik?
Rutgers Üniversitesi-New Brunswick’in dildeki cinsiyet yanlılığını araştırmak üzere ortaya koyduğu çalışmanın sonuçları pek de iç açıcı değil! 20 yıl önce yapılmış benzer bir araştırmadan pek de farklı olmayan bulgular, cinsiyetçi söylemlerin dilbilim alanında onlarca yıldır kullanılmaya devam ettiğini gösteriyor. Üstelik bu tür önyargıların farkında olan, topluma örnek teşkil etmesi gereken uzmanlar arasında bile hâlâ çok yaygın! Nasıl mı?
Araştırmada 2005-2017 yılları arasında dilbilim alanında yayınlanan altı ders kitabı inceleniyor. Verilere göre, erkek kahramanlar ders kitaplarında kadınlardan neredeyse iki kat daha fazla yer alıyor. Erkek kahramanların entelektüel faaliyetler ile; doktorluk ve profesörlük gibi seçkin meslekler ile ilişkilendirilme oranları daha yüksek iken, kadın kahramanların kariyerden ziyade fiziksel ve duygusal faaliyetler ile, özellikle de mutsuzluk ve öfke gibi duygularla ilişkilendirilme oranlarının daha yüksek olduğu gözlemleniyor. Böylece kadınlara karşı yerleşmiş olan önyargı, dilbilim alanındaki lisans öğrencilerine dolaylı olarak aktarılmış oluyor.
Cinsiyetçi dilin etkileri toplumsal yaşamın her alanına hızla yayılıyor. Kısacası durum acil ve bu olumsuz gidişatı değiştirmek için hâlâ elimizde güçlü bir koz var: kullandığımız dil!
Eşitlik dilde başlar
Ayrımcı dil kullanımı eşitsizliğin her gün yeniden üretilmesini sağlıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması öncelikle kullandığımız dili arındırmaktan geçiyor. Vadesini çoktan doldurmuş cinsiyetçi söylemleri, taze ve kapsayıcı alternatifler ile değiştirmeliyiz. İş dünyasından ev-içi yaşama kadar eşitliğin sağlanması ancak böyle mümkün.Ayrımcı dilden kaçınmak için ne yapmalıyız?
Cinsiyetleri birbirinden koparan, ayrımcılığı körükleyen söylem ve deyimleri terk etmeliyiz. Rutgers Üniversitesi’ne ait olan araştırmanın ortak yazarlarından Dr. Kristen Syrett’in de belirttiği gibi ayrımcı dilden kaçınmak için ikiliksiz, kapsayıcı örneklerin çoğaltılması gerekiyor.
Gündelik hayatımızda kullandığımız dil kadar, dilin aktarımını sağlayan eğitim materyallerinin de yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var. Bu sayede yükseköğretimden erken ilkokul dönemine kadar eğitimin pek çok aşamasında hayatımıza giren cinsiyetçi söylemlere müdahale edebiliriz.
Eşit Bi’Hayat Sözlüğü
Zorlu Holding olarak, sürdürülebilir bir gelecek ideali ile çıktığımız bu yolda bizler de toplum genelinde eşitliği sağlamak için emin adımlar atıyoruz. Kadınların kurum içinde ve dışında tüm karar alma süreçlerine aktif katılımını önemsiyor, bunu teşvik etmek için öncelikle kullandığımız dili yeniliyoruz. Sizleri kapsayıcılıktan beslenen Eşit Bi'Hayat sözlüğümüze göz atmaya çağırıyoruz.Çünkü biliyoruz, yan yana ve eşit şartlarda çalışabilmenin yolu öncelikle eşit bir dili paylaşmaktan geçiyor.