Pandemi Etkisi: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hedefinden 35 Yıl Daha Uzaklaştık

Pandemi kadın haklarını hangi alanlarda geriletti? Raporlar cinsiyet eşitliğine dair hangi verileri ortaya koyuyor? Highlight: Covid-19 salgınından önce, küresel cinsiyet eşitsizliğinin 99,5 yıl içinde giderilebileceği öngörülürken bu sürenin pandeminin etkisiyle 35 yıl uzadığı belirtildi.

Pandemi Etkisi: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Hedefinden 35 Yıl Daha Uzaklaştık

İnsanlık tarihinde yaşanan iklim, doğal afetler, toplumsal çatışmalar gibi krizlerin tümü cinsiyet eşitliği konusundaki uçurumu da büyütüyor. Bunun son örneği de küresel Covid-19 salgını oldu. Raporlar, cinsiyet eşitliğinin kadınlar aleyhine bir kez daha bozulduğunu ortaya koydu.

Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) yayımladığı; 156 ülkede ekonomi, siyaset, eğitim ve sağlık gibi alanlardaki incelemelere dayanan Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu’na (Global Gender Gap) göre, cinsiyet eşitliğinin tam anlamıyla sağlanması için gereken süre 135,6 yıl olarak belirlendi. Covid-19 salgınından önce, küresel cinsiyet eşitsizliğinin 99,5 yıl içinde giderilebileceği öngörülürken bu sürenin pandeminin etkisiyle 35 yıl uzadığı belirtildi.

Rapora göre siyaset alanındaki eşitsizlikler 2020’den bu yana yüzde 2,4 puan daha artarak, bu alandaki en kötü sonuçlardan birini ortaya koydu. Siyaset alanındaki eşitsizliklerin giderilmesi için gereken süre 145,5 yıl olarak ölçüldü. Diğer bir kötü sonuç ise ekonomi oldu. Ekonomik katılımdaki cinsiyet uçurumu yüzünden tam eşitliğin sağlanması için 267,6 yıla ihtiyaç duyulduğu kaydedildi. Eğitim ve sağlıkta ise eşitsizliğin kapanmaya yaklaştığı kaydedildi. Eğitim alanı için gerekli yıl sayısı 14,2 olurken, sağlıkta pandemi nedeniyle bu farkın ne zaman kapatılacağına dair herhangi bir tahminde bulunulmadı. 

Kadınlar erkeklere verilen hakların dörtte üçüne sahip

Bu eşitsizlik başka raporlarla da ortaya konuldu. Dünya Bankası’nın yayımladığı ‘Kadın, İş ve Hukuk 2021’(Women, Business and the Law 2021) başlıklı raporu, 191 ülke ve ekonomik bölgede kadının iş alanında ve hukuk karşısındaki durumunu gözler önüne serdi. 

Raporun temelini oluşturan indeks (WBL), sekiz ana başlıkta yer alan 35 kriter üzerinden puanlama yaptı. Bunlar; hareketlilik, çalışma ortamı, ödeme, evlilik, ebeveynlik, girişimcilik, varlıklar ve emeklilik. Bu başlıklarda kadınların erkekler karşısında sahip olduğu haklar ve eşitlik durumları incelendi. Rapor, son yıllardaki değişimin sınırlı kaldığı tespitinde bulundu. Kadınların halen erkeklere verilen hakların dörtte üçüne sahip olduğu belirtildi. Raporda ayrıca kadınların Covid-19 krizinden en yoğun şekilde etkilendiği belirtilirken bu sebeple özellikle iş yaşamında kadının güçlendirilmesinin önemli olduğu vurgulandı.

Karbon ayak izinden sonra ‘kadın el izi’ mi geliyor?

Ancak bu durum karşısında alternatif, sürdürülebilir öneriler de yapıldı. Araştırmacı Ali Gizer’in EKOIQ için kaleme aldığı yazısında ise, bu önemli toplumsal cinsiyet sorununa karşı tüm sektörlere uygulanacak ve markaların ürünlerinin üzerinde yer alacak bir ‘kadın el izi’ damgasıyla değerlendirilmesi ve son alıcıya sunulması önerildi. Böylece alıcılar, ürünlerin ‘kadın el izine’ bakarak ve ‘yüzde 50 ve üzeri kadın emeğiyle’ üretilen ürünleri tercih ederek sorunun çözümünde rol oynayabilirler.