Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Ekonomik Büyüme İlişkisi

Toplumsal cinsiyet eşitliği ekonomik büyümeyi etkiler mi, etkilerse nasıl ve hangi açıdan etkiler?

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Ekonomik Büyüme İlişkisi

Sürdürülebilir kalkınma için bireyler, kurumlar ve toplumlar tarafından toplumsal cinsiyet eşitliğinin benimsenmesi hayati önem taşıyor. Daha eşit ve adil bir dünya için ayrımcılığa karşı önlem almak bireyselden kurumsala kadar artık hepimizin sorumluluğu. Bu kavramın ekonomik büyüme ile ilişkisine baktığımızda ise hepimize, özellikle şirketlere çokça görev düşüyor. Gelin toplumsal cinsiyet eşitliği ekonomik büyümeyi etkiler mi, etkilerse nasıl ve hangi açıdan etkiler birlikte bakalım.

Öncelikle hafızalarımızı tazeleyelim ve toplumsal cinsiyet eşitliği nedir bir hatırlayalım. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 5. maddesi olan bu kavram, en başta temel bir insan hakkı. Kadınların ve erkeklerin toplumsal yaşamın her alanında eşit haklara, sorumluluklara ve fırsatlara sahip olması şeklinde tanımlanıyor.

Ekonomik büyümenin ne demek olduğuna da kısaca değinelim. Ekonomik büyüme demek; yaşam standardının ve çalışma koşullarının iyileşmesi, yoksulluğun ve işsizliğin azalması, toplumsal refahın artması demektir.

Toplumsal cinsiyet eşitliği ekonomik büyümeyi etkiler mi?

Şimdi gelelim bu kavramla ekonomik büyüme arasındaki ilişkiye. Sürdürülebilir kalkınma ve ekonomik büyümeden söz edebilmek için toplumsal cinsiyet eşitliğinin eğitim ve istihdamda sağlanması gerektiği hepimizin malumu. Çünkü daha eşit ve adil bir dünya daha yüksek istihdam ve üretkenlik demek. İnsanlara ekonomik olarak ne kadar eşit fırsatlar sağlanırsa toplumsal refah da o kadar artacaktır. Tam da burada eğitim konusundan da bahsetmekte fayda var. Eğitimdeki cinsiyet temelli eşitsizliklerin azaltılması ve kadınların da eğitim almasıyla istihdamın artacağını ve ekonomik büyümeye katkı sağlanacağını söylemek mümkün. Ekonomik büyüme ile yaşam standardındaki iyileşme toplumun her kesimi tarafından paylaşılıyorsa işte orada sürdürülebilir kalkınmadan bahsedebiliriz. Özellikle kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın her yerde sona erdirilmesi, kadın istihdamında artışa yol açarak onları güçlendirebilir, aynı zamanda ekonomik büyümeyi de iyileştirebilir.

Nasıl ve hangi açıdan etkiler?

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ekonomik büyümeye etkisinin olumlu, kadınların eğitim ve işgücüne katılımı ile ekonomik büyüme arasında da sıkı bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz. Bunun gerçekleşebilmesi için ise hem karar vericiler hem de şirketlerin atması gereken bazı adımlar var.

Bu adımları karar vericiler açısından şöyle açıklayabiliriz:

  • Ayrımcılığa son veren ve eşitliği uygulama, güçlendirme ve teşvik eden kanunları yürürlüğe koymak,
  • Siyasi, ekonomik ve sosyal hayatın karar verme süreçlerine kadınların tam ve etkin bir biçimde katılımlarını sağlamak,
  • Kadınlara karar verme mekanizmalarında, her düzeyde lider olabilmeleri için eşit fırsatlar tanımak,
  • Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ilerletilmesi ve kadınların her düzeyde güçlenmeleri için sağlam politikalar uygulamak

Şirketler açısından ise şöyle sıralayabiliriz:

  • İş yerlerinin kapsayıcı olması ve çeşitlilik barındırması
  • Şirketlerin işgücündeki kadınları destekleyen politikalara ve programlara yatırım yapması
  • Kadın ve erkekler için eşit işe eşit ücret uygulanması
  • Yönetim ve üst düzey rollerde bulunan kadın oranının artırılması
  • Toplumsal cinsiyet konusunda farkındalık eğitimlerine yatırım yapılması

Zorlu Holding olarak eşitsizliğin maliyetlerinin farkındayız ve toplumsal cinsiyet eşitliğini bir yatırım olarak görüyor, bu konudaki manifestomuzu kendimize rehber olarak alıyoruz. Dilimize yerleşmiş cinsiyetçi kelimelerden kaçınmak için hazırladığımız Eşit Bi' Hayat Sözlüğü ile iş dünyasına örnek olmak istiyoruz. Akıllı Hayat 2030 stratejimizle insan odaklı ekosistemlere yatırım yapıyor; adil, eşitlikçi ve kapsayıcı bir çalışma kültürü ortaya koyuyor, çalışanlarımızın refahını destekleyen bir kurumsal performans hedefiyle çalışıyoruz. Çeşitlilik temelli yönetim kadrolarının daha zengin, yetkin ve yenilikçi olduğuna inanıyoruz. İnsan kaynakları süreçlerini fırsat eşitliği ilkesi ve kapsayıcı bir yaklaşımla yürütüyoruz. Tüm bunların temelini ise toplumsal cinsiyet eşitliği oluşturuyor.