Elektrikli Araç Teknolojisinde Yenilikçi Çözümler
Elektrikli araç teknolojisi, son yıllarda büyük bir ilerleme kaydetti. 19. yüzyılın başlarında ortaya çıkan bu teknoloji, ilk zamanlarda kullanıcılar tarafından ilgiyle karşılandı. 20. yüzyılın başlarında ise seri üretim benzinli araçların düşük maliyetle piyasaya sürülmesi, elektrikli araçların ikinci plana itilmesine neden oldu. Benzinli araçların tercih edilmesinin sebepleri arasında sürüş menzili, beygir gücü ve yakıta ulaşmanın kolaylığı gibi konular da yer alıyordu. 1960’lara gelindiğinde ise fosil yakıtların kullanımından kaynaklanan karbon salımının etkileri nedeniyle elektrikli araçlar tekrar önem kazanmaya başladı. Günümüze gelindiğinde ise elektrikli araçların içten yanmalı motora sahip araçlara göre daha düşük karbon salımı gerçekleştirmesi, iklim krizinin etkileriyle üzerindeki ilginin daha da yukarılara çıkmasını sağladı. Ülkeler tarafından gerek teşvik gerekse yaptırımlar yoluyla desteklenen bu çevreci dönüşüm, önümüzdeki yıllarda elektrikli araçlar ve etrafında oluşan ekosistemin daha da gelişeceği ve yaygınlaşacağı bir dönemi işaret ediyor.
İklim değişikliğiyle mücadelede yenilenebilir kaynakların öneminin belki de hiç olmadığı kadar belirginleştiği günümüzde, fosil yakıt kullanmayan elektrikli araçların hayatımıza hızla entegre olması önemli görülüyor. Deloitte’un “2023 Küresel Otomotiv Tüketici Araştırması”, tüketicilerin elektrikli araçlara yönelmesinin temel sebebi olarak düşük yakıt maliyetlerini gösteriyor. Diğer yandan şarj için gereken süre, aracın menzili, halka açık şarj istasyonlarının altyapısı ve ulaşılabilirliği konuları da tüketicilerin dikkate aldığı başlıklar arasında yer alıyor. Elektrikli araç üreticileri, günden güne geliştirdikleri ürünler ile tüketici ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamayı hedefliyor. İhtiyaçlar çerçevesinde gelişmeye devam eden elektrikli araç teknolojisindeki son trendlere gelin birlikte göz atalım.
Yüksek kapasiteli bataryalar ve menzil
Elektrikli araçların performansını ve menzilini artırmak için bataryaların kapasitelerinin yükseltilmesi amaçlanıyor. Son zamanlarda, birçok araç üreticisi, araçlarında daha büyük bataryalar kullanarak menzillerini artırmaya çalışıyor. Bu trend, daha uzun menzil isteyen tüketicilerin ilgisini çekiyor.
Şu an için en yüksek menzile sahip araç, tek batarya ile 1000 km civarında bir mesafe gidebiliyor. Bir elektrikli aracın gidebildiği en kısa menzil ise 300 km civarında seyrediyor.
Yüksek hızlı şarj teknolojisi
Elektrikli araçların şarj süresi, tüketicilerin önem verdiği bir diğer konudur. Yarım günü bulabilen şarj süreleri, kullanıcılar için uzun bekleme süreleri anlamına geliyor. Ancak son yıllarda gelişimini sürdüren yüksek hızlı şarj teknolojileri, araçların daha hızlı şarj edilmesini sağlayarak kullanıcıların bekleme sürelerini azaltmayı amaçlıyor.
Yeni şarj altyapıları
Elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla birlikte şarj istasyonlarının sayısı da hızla artıyor. Son yıllarda yeni ve daha hızlı şarj altyapıları geliştirmeye odaklanan birçok şirket, kullanıcıların daha kolay ve hızlı bir şekilde araçlarını şarj etmelerini amaçlıyor.
Rapora göre menzil kaygısına ilişkin endişeleri gidermek için kamuya açık şarj kapasitesi oluşturmaya odaklanılması gerekiyor. Ancak günlük kullanım denince akla çoğu insanın elektrikli araçlarını evde şarj edebileceği geliyor. Fakat bu durum, yoğun nüfuslu kentlerde ev tipi şarj cihazlarının kullanımına ilişkin soruları da akıllara getiriyor.
Otonom sürüş teknolojisi
Otonom araçlar, insan müdahalesi olmadan kendilerini yönlendirebilen ve sürüş görevlerini yerine getirebilen araçlardır. Yapay zekâ, sensörler, kameralar ve radarlar gibi teknolojilerin birleşimiyle geliştirilen otonom sürüş teknolojisi, günümüzde elektrikli araçlarda en önemli trendlerden biri olarak görülüyor. İnsan hatalarını en aza indirgeyerek trafik kazalarını azaltma potansiyeli taşıyan bu araçlar, sensör sistemleriyle çevrelerini sürekli izleyerek hızlı tepkiler verebilecek şekilde geliştiriliyor.
Otonom araçların trafikte sürücüsüz kullanılmasına henüz izin verilmese de devam eden güvenlik testleriyle birlikte gelecekte kendi kendine giden araçlar görmemiz mümkün. Yapay zekâ teknolojilerinin başrolde olacağı bu araçlar, park yeri tespitinden trafik yoğunluğuna kadar ulaşımla alakalı birçok soruna çözüm getirebilir.
Elektrikli araçlar, otonom sürüş teknolojisi ile birleştirildiğinde daha verimli ve güvenli hale gelebiliyor. Bu nedenle, son yıllarda birçok elektrikli araç üreticisi, otonom sürüş teknolojisini ürünlerine entegre etmeye özen gösteriyor.
Yenilenebilir enerji kaynakları
Elektrikli araçların daha düşük karbon salımı yapması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına bağlıdır. Bu nedenle son yıllarda birçok araç üreticisi, araçların şarj edilebilmesi için yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmaya yöneliyor. Ulaşımda karbon emisyonunun azaltılmasını amaçlayan elektrikli araç teknolojisi, yenilenebilir kaynaklarla sürdürülebilir bir enerji kullanımının yollarını geliştiriyor. Bu trend, elektrikli araçların çevre dostu ve sürdürülebilir bir ulaşım seçeneği olarak kabul görmesine yardımcı oluyor.
Hedefimiz “Net Sıfır Emisyon”
Zorlu Holding olarak Akıllı Hayat 2030 Sürdürülebilirlik Hedeflerimiz kapsamında tüm süreçlerimizde karbon nötr bir büyüme için yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına özen gösteriyoruz. Üretim süreçlerimizden ürünlerin kullanımına kadar her aşamada sera gazı emisyonuna neden olabilecek nedenleri tespit ederek önüne geçmeyi hedefliyoruz. “Net sıfır emisyon” hedefimize ulaşmak için çalışıyoruz. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları rehberliğinde iklim krizinin etkilerini yönetebilmek için tüm Zorlu Grubu şirketlerimizde yenileyici iş modellerini benimsiyoruz. Çalışmalarımızın detaylarını ve edindiğimiz verileri paylaşmak için her bir projemizi anlattığımız videolar hazırladık. Projelerimizde emeği geçen ve süreçlere öncülük eden çalışma arkadaşlarımızın anlatımıyla sunduğumuz videolara Youtube kanalımızdaki “Bizden Hikayeler” video serimizden ulaşabilirsiniz.
Bizden Hikayeler video serimizin ikinci sırasında yer alan E-Charges4Drivers & Flexi Grid videomuzda, elektrikli araçlara yönelik yürüttüğümüz çalışmalarımızı, Zorlu Enerji Ar-Ge Yöneticisi İbrahim Gazioğlu’dan dinliyoruz.
Zorlu Holding olarak “net sıfır emisyon” hedefimiz doğrultusunda yenilikçi çözümler üretmek için projeler geliştirmeye devam ediyoruz. Zorlu Energy Solution (ZES) ile kullanıcı dostu servisler geliştirebilmek adına yer aldığımız ve AB H2020 tarafından fonlanan eCharge4Drivers projesiyle elektrikli araç kullanıcıları için çözümler üretmeyi amaçlıyoruz. Yenilikçi şarj opsiyonlarıyla ve şarj öncesinde, sırasında ve sonrasına sunulacak geniş bilgilerle kullanıcıların şarj deneyiminin iyileştirilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
12 farklı Avrupa ülkesinden katılımcıların yer aldığı projede temel amacımız, elektrikli araçların geniş kitlelerce benimsenmesini sağlamak. Proje kapsamında kullanıcının kolay bir şekilde şarj soketini araca takarak şarj işlemini başlatabildiği ve ödeme sürecini tamamlayabildiği Plug&Charge teknolojisi, rota planlama uygulamaları ve diğer gelişmiş servisleri test ediyoruz. Aynı zamanda projedeki diğer bileşenler tarafından yürütülen çalışmalardan da veriler elde ederek kendi çalışmalarımızda değerlendiriyoruz.
ZES ile küresel trendleri takip ederek kullanıcılarımıza daha iyi bir şarj deneyimi sunmayı amaçlarken bir yandan da elektrik dağıtım şirketimiz OEDAŞ ile şarj istasyonlarının geleceğine yönelik çalışmalar yapıyoruz. Şarj istasyonlarının gelecekte şebekede yaratacağı yükün etkisini olumluya çevirebilmek adına yenilikçi iş modelleri üzerine projeler geliştiriyoruz. Bu çalışmalarımızdan biri olan ve AB H2020 fon programı tarafından desteklenen bir diğer projemiz FlexiGrip, 7 farklı ülkeden 16 katılımcı yer alıyor. Ayrıca 4 farklı demo sahada yürütülen çalışmada, demo sahalardan biri Eskişehir OEDAŞ dağıtım bölgesinde bulunuyor. Proje kapsamında elektrikli araçlar ile dağıtım şebekesine esneklik sunulmasına yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Pilot bölgemizde 2 adet elektrikli araç şarj istasyonu ve bir adet batarya depolama sistemi kurduk. İstasyonlardan birini araçtan şebekeye enerji transferini de mümkün kılan V2G teknolojisiyle uyumlu olacak şekilde hazırladık. Böylelikle mevcut transformatör yüklenme verilerini ve local PV üretimini gerçek zamanlı olarak okuyabiliyoruz. Bu platformdaki akıllı şarj algoritması, verileri ve mobil aplikasyon elektrikli araç kullanıcısından alınan verileri değerlendirerek şebekeyi zorlamayacak şekilde ideal şarj, deşarj profilleri oluşturuyor. Bahsi geçen her şarj deşarj işlemi, gelecekte yaygınlaşacağı öngörülen bu iş modelinde bir enerji ticareti rolü üstleniyor. Platform, bu işlemleri sağlarken blok zinciri teknolojisini kullanıyor ve P2P şeklinde gerçekleştiriyor. Bu iş modelinin yaygınlaşmasıyla elektrikli araç kullanıcıları, şebekeye enerji satarak veya şarj sürelerini uzatarak gelir elde edebilecek. Ayrıca enerji dağıtım şirketleri de özellikle yoğun zamanlarda bu santrallerden faydalanarak şebekede yaşanacak yüklenmelerin önüne geçebilecektir.
Ortalama tüketime sahip elektrikli ve benzinli araçları kıyasladığımızda, projedeki senaryolar ile yılda yaklaşık 1,5 ton karbon salımının önüne geçebilme potansiyeline sahibiz. Bu değer, bir evin ortalama yıllık karbom salımından %17 daha fazladır.
Projenin henüz bitmediğini ve demo çalışmalarına yeni başladığımızı göz önünde bulundurursak, yaptığımız öncül testlere göre bu aşamada bile 110 kg karbon salımının önüne geçtiğimizi söyleyebiliriz.
Özetle, iklim krizine karşı Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ışığında karbon salımını engelleyecek projeler geliştirmenin önemini biliyoruz. Çalışma arkadaşlarımızla birlikte daha sağlıklı bir gelecek için “net sıfır emisyon”a ulaşmak için çalışmaya ve projeler geliştirmeye devam edeceğiz.