Karbon Ayak İzi Nedir?
Dünya üzerindeki etkimizin bir adı var ve bunu ölçebiliyoruz: Karbon ayak izi. Bireyler, iş dünyası, kurumlar ve devletler olarak hem ayrı ayrı hem de kolektif bir şekilde ardımızda bıraktığımız ancak geri almak isteyeceğimiz türden bir iz bu. Çünkü aynı zamanda geleceğimizin nasıl olacağı konusunda bize fikir veriyor. İklim yaşanabilir olacak mı? Yeterli gıda üretebilecek miyiz? İçecek tatlı su bulabilecek miyiz? Etrafımızdaki canlı yaşamının ne kadarı kalacak? Bunlar gibi pek çok soruya yanıt verebilmek için öncelikle etkimizi anlamamız gerekiyor. Peki karbon ayak izi nedir? Neden hayati öneme sahip?
Karbon ayak izi nedir?
Karbon ayak izi, eylemlerimiz sonucu üretilen toplam sera gazı miktarıdır. İnsan kaynaklı faaliyetler nedeniyle yayılan karbondioksit başta olmak üzere metan, azot oksit, ozon, su buharı ve florlu gazlar bu kapsamdadır.
Bu gazlar küresel ısınmanın başlıca nedeni. Çünkü atmosferde birikip güneş ışınlarının geri yansımasını engelliyor ve sıcaklığın yükselmesine yol açıyor. Bu da bir dizi reaksiyonu tetikliyor: İklim dengesi giderek bozuluyor, mevsim süreleri değişiyor, buzullar hızla eriyor, deniz ve okyanus sularındaki asit miktarı artıyor, aşırı hava olayları sıradanlaşıyor. Tüm bunlar doğanın dengesini bozuyor, değişen koşullara uyum sağlayamayan canlı türleri kaybolurken bir yandan da iklimdeki ani değişimler sonucu temel gıda üretimi zorlaşıyor.
Üstelik günlük hayattaki tüm faaliyetlerimiz ardında bir miktar karbon ayak izi bırakıyor. Burada karşımıza iki kavram çıkıyor:
Birincil karbon ayak izi: Günlük, rutin hareketlerimiz sırasında ‘doğrudan’ sebep olduğumuz karbon salımıdır. Genellikle, bir bireyin karbon ayak izinin büyük kısmı ulaşım, barınma ve gıdadan gelir. Çok sık özel araç kullanmak, ısınmada fosil yakıtları tercih etmek, enerji-su ve gıda israfı yapmak, plastik başta olmak üzere bol miktarda atık yaratmak bu kapsamda görülebilir.
İkincil karbon ayak izi: Bireyler olarak ‘dolaylı’ katkıda bulunduğumuz karbon salımıdır. Kullandığımız ürünlerin imalatı, nakliyesi, doğada yok olmaları sırasında yani kısaca tüm yaşam süreleri boyunca açığa çıkan gazlardır. Örneğin giydiğimiz tişörtlerin, bir defa kullanıp attığımız plastik bardakların üretiminde ne kadar enerji ve su kullanıldığı, tükettiğimiz hayvansal gıdaların bize ulaşana kadar ne kadar gaz salımında bulunulduğu bu hesapta etkilidir. Örneğin sadece bir tişört üretmek için 2700 litre su kullanılır, ki bu da bir kişinin 900 günlük su ihtiyacına eş değerdir.
Karbon ayak izi hesaplama
Her bireyin, kurumun, devletin karbon ayak izi tamamen kendine özgü. Bireysel açıdan karbon ayak izi hesaplama; yıl içindeki enerji ve su tüketimi, gıda israfı, ulaşımdaki araç kullanımı, alışveriş ve giysi tercihleri, plastik başta olmak üzere atık yönetimi gibi eylemlerin tümü sonucu atmosfere salınan toplam miktar anlamına geliyor.
Kurumsal düzlemde karşımıza üç aşama çıkıyor: Kapsam 1 (Üretim faaliyetleri sırasında şirketlerin sahip olduğu kaynaklar aracılığıyla gerçekleşen doğrudan salım), Kapsam 2 (Dışarıdan temin edilen elektrik, ısı, buhar gibi enerjilerin üretilmesiyle oluşan dolaylı salım) ve Kapsam 3 (Kapsam 2 dışında kalan dolaylı salım). Bu aşamaların toplamı işletmenin karbon ayak izi oluyor.
Ülkelerin karbon ayak iziyse; nüfus büyüklüğünden yakıt tüketimine, sanayileşme düzeyinden teknolojik ilerlemeye kadar çok sayıda değişkene bağlı. Uluslararası taşımacılık ve nakliye süreçleri nedeniyle sınır aşan bir boyutu da var: Ülkeye ithal edilen ancak başka bir yerde üretilen ürünlerle ilgili emisyonları da kapsıyor.
Karbon ayak izi nasıl azaltılır?
İklim kriziyle mücadele listemizin başında karbon ayak izini azaltmak geliyor. Çünkü emisyonları mevcut düzeyde tutmayı başarsak bile önümüzdeki yıllarda küresel sıcaklıkların 1,5°C’nin çok üzerine çıkacağı tahmin ediliyor. Bu nedenle 2030 yılına kadar karbon salımını yarı yarıya azaltmayı, 2050’de ise sıfırlamayı hedefliyoruz. Bunun için hem bireysel hem de kurumsal düzlemde neler yapabileceğimize bir bakalım…
Bireyler neler yapabilir:
- Enerji israfından kaçınmalıyız. Bunun için; çamaşır ve bulaşık makinelerini tam doluyken çalıştırabilir, daha az enerji harcayan elektronik cihazları ve tasarruflu ampulleri tercih edebilir, kullanmadığımız elektronik cihazları fişten çekebiliriz.
- Suyu tasarruflu kullanmalıyız. Banyo ve duş sürelerimizi kısaltabilir, dişimizi fırçalarken musluğu kapatabilir, sebze-meyve yıkarken akan suyu bir kapta toplayarak bitki sulamak için değerlendirebiliriz.
- Fosil yakıtlara dayandığı için ulaşım tercihlerimizi gözden geçirmeliyiz. Şehirler veya ülkeler arası seyahatlerde varsa farklı alternatiflere yönelebilir, şehir içinde özel araç yerine toplu ulaşımı tercih edebilir, yakın mesafelerde yürüyebilir veya bisiklete binebiliriz. Araç kullanmak durumundaysak paylaşımlı modellere yönelebiliriz.
- Aşırı tüketimden kaçınmalı ve tüketim tercihlerimizi gözden geçirmeliyiz. Özellikle gıdada ihtiyacımız kadar satın alabilir, yerel üreticilerden alışveriş yapabilir, organik ürünleri tercih edebilir ve plastik ambalajlı ürünlerden uzak durabiliriz. Sebze ağırlıklı beslenme düzenini benimseyebilir ve meyve-sebzeleri mevsiminde tüketmeye özen gösterebiliriz.
- Atıklarımızı azaltmalıyız. Plastik poşet başta olmak üzere tek kullanımlık plastiklerden uzak durabiliriz, gıda artıklarını çöpe atmak yerine kompost yapabiliriz, tüm atıklarımızı geri dönüşüm kutularına atabiliriz, işlevini yitirmiş ürünlerimizi farklı amaçlarla kullanmak üzere ileri dönüştürebiliriz.
- Çevremize özen göstermeliyiz. Yeşil alan ve ormanları, denizleri, gölleri, akarsuları, çevremizdeki tüm bitki ve hayvanları koruyabiliriz.
Kurumlar neler yapabilir:
- Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak. Bu enerjilerin kullanımını yaygınlaştırmak ve teknolojiler geliştirmek.
- Kaynak verimliliği ve tasarruf sağlamak. Üretim süreçlerinde kullanılan enerji, su, buhar, ısı gibi girdileri geri kazanmak. Verimlilik sağlayacak yöntemler geliştirmek.
- Atıkları azaltmak, çıkan atıkları da doğru şekilde bertaraf etmek, etkili atık yönetimi yapmak.
- Döngüsel ekonomi modelini benimsemek. Kullanılan kaynakları geri dönüştürüp tekrar üretim sürecine dahil etmek, daha uzun süreli kullanımı hedefleyecek şekilde üretim yapmak.
- Yeşil alanları korumaya yönelik çalışmalar yapmak, ormanları ve bitki örtüsünü restore etmek.
- Karbon yakalama ve depolama teknolojilerine yatırım yapmak.
Bugün attığımız her adımın daha iyi bir dünya için olduğunu biliyoruz. Bu nedenle Zorlu Holding olarak Akıllı Hayat 2030 stratejimiz doğrultusunda karbon ayak izimizi azaltmak için üzerimize düşeni yapıyoruz. Küresel amaçlara ulaşılmasında aktif rol üstleniyor, faaliyet gösterdiğimiz sektörlerde çevresel etkimizi önceliyoruz. 2030 yılına kadar Kapsam 1 ve 2’de, 2050’ye kadar Kapsam 3 de dahil olmak üzere tüm değer zincirimizde net sıfır emisyonu hedefliyoruz.