Araştırmalar da Gösterdi: Ulaşım Bir Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Sorunu

Kadınlar şehir içi ulaşımda ne gibi sorunlarla karşılaşıyor? Hangi aracı, neden tercih ediyor?

Araştırmalar da Gösterdi: Ulaşım Bir Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Sorunu

Şehir içinde A noktasından B noktasına gidiş ne kadar zor olabilir dersiniz? Araştırmalar gösteriyor ki eğer kadınsanız bu yolculuk erkeklere göre biraz daha zorlu geçiyor. Kadınların şehir içi yolculuk deneyimleri, yolculuk sıklığı ve kat edilen mesafelerden seyahat amacına kadar, erkeklerin deneyimlerinden önemli ölçüde farklılık gösteriyor. Evet, kısacası şehir içi ulaşım da bir toplumsal cinsiyet eşitliği sorunu.

Dünya çapında beş farklı kıtadaki 13 ülkeden örnek olarak seçilen ve aralarında Delhi, Londra, Los Angeles, Buenos Aires’in de bulunduğu 19 şehirde yürütülen bir araştırma bu sonuca varıyor. Elde ettikleri bazı veriler şöyle:

Birçok şehirde erkeklerin özel araçlara erişimi kadınlardan daha fazla. Ayrıca şehir içi trafiğe daha sık karışıyorlar. Bu durum, çocuk bakımı ve ev işleri gibi yükümlülüklerin orantısız bir şekilde sadece kadınlara kalması, dolayısıyla kadınların ev dışına daha az çıkmalarından kaynaklanıyor. Erkeklerle kadınlar arasında bu noktada yüzde 4’lük bir fark var. Öte yandan kırılganlık ve güvenlik algılarına rağmen, kadınlar toplu taşımayı erkeklerden daha fazla kullanma eğiliminde. Fakat bu, erkeklerin aksine kadınların bu süreçte ne kadar savunmasız hissettikleri gerçeğini değiştirmiyor.

Kadınlar bisiklete daha az biniyor

Cinsiyet farklılıkları uzmanların ‘aktif seyahat’ olarak adlandırdığı yürüyüş ve bisiklete binmeye de uzanıyor. Bu ayrıntı sürdürülebilirlik noktasında önem kazanıyor. Çünkü aktif seyahat hava kirliliğini ve karbon emisyonlarını azaltıyor, ayrıca bireylerin sağlıklarını olumlu etkiliyor. Bu noktada kadınlar süre bakımından erkekler kadar aktif seyahat etse de yürüme ve bisiklete binme olasılıkları daha düşük. Kadınların genel olarak bisiklete binme oranı erkeklerin yarısı kadar. Bunda altyapı eksikliği kadar güvenlik açığı da etkili oluyor. Sosyal ve kültürel normlar da kadınları pedal çevirmekten alıkoyuyor.

Yürümeye bakarsak; kadınlar aktif seyahat sürelerinin yüzde 62'sini yalnızca yürüdükleri gezilerde kaydettiler, bu pay erkeklerde yüzde 54 oldu.

Kadınların yürümeye ve toplu taşımaya daha fazla bağımlı olması araştırmacılara göre iki ana faktörden kaynaklanıyor: İlki hem hane içindeki hem de toplumsal düzeydeki cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadınların özel arabalara erişiminin çok daha az olması. İkinci ise sosyal normların ve altyapı eksikliğinin ötesinde, örneğin alışveriş veya çocukları gezdirme gibi, bisiklete binmeyi kadınlar için daha az uygun hale getiren başka kısıtlamaların da bulunması.

Sözün özü; sokakları hem yürüyüş hem de bisiklet için daha güvenli hale getirmek, toplu taşımayı daha eşit, erişilebilir ve uygun maliyetli kılmak sürdürülebilir kalkınmaya olduğu kadar toplumsal cinsiyet eşitliğine de hizmet ediyor.