Dünyayı Bekleyen En Büyük Riskler Neler?

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından hazırlanan Küresel Riskler Raporu 2022 nedir? Dünyayı kısa vadede hangi riskler bekliyor? Gelecek 10 yılda dünyayı bekleyen diğer riskler neler?

Dünyayı Bekleyen En Büyük Riskler Neler?

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından hazırlanan Küresel Riskler Raporu 2022 yayınlandı. Raporda Dünya Ekonomik Forumu'nun yanı sıra Zurich Sigorta Grubu’nun, Marsh & McLennan Şirketleri’nin, SK Group’un, Oxford Üniversitesi’nin ve Singapur Ulusal Üniversitesi’nin stratejik ortaklarıyla Wharton Risk Yönetimi ve Karar Süreçleri Merkezi’nin akademik danışmanlığından da yararlanıldı. Rapor, dünyayı bekleyen kısa ve uzun vadeli riskleri ele alıyor. Bu sorunlara neden olan etkenler arasındaysa pandeminin ayak izleri, iklim krizi, toplumsal krizler ve eşitsizlik yer alıyor. Peki Küresel Riskler Raporu’nun 2022 sonuçları bizlere gelecek hakkında neler söylüyor, dünyanın karşılaşacağı riskler neler?

Küresel Risk: Algı Araştırması Sonuçları Neler Söylüyor?

Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan rapor, yaptığı analizlerle çarpıcı gerçekleri gözler önüne seriyor. Raporda yer alan küresel çaptaki bir araştırmaya göre, gelecek için sadece her 6 kişiden 1’i iyimserken, yalnızca 10 kişiden 1’i küresel krizlerin yaralarını sarmada hızlanılacağını düşünüyor. Peki insanlar neden böyle düşünüyor, insanların iyimser ve kötümser algıları neler ve bu algıları neler etkiliyor?

Covid-19’un bıraktığı izler

Pandemi, ‘toplumsal krizler’ kategorisinde toplanan ‘sosyal uyum erozyonu’, ‘geçim krizleri’ ve ‘ruh sağlığının bozulması’ riskleri üzerinde etkili oluyor. Bu durumda da sadece Covid-19’un değil herhangi bir pandeminin toplum üzerinde, negatif yönde ve son derece kuvvetli olarak değiştirdiği algıları ve bu algıların gelecekte yaratabileceği büyük riskleri gözlemliyoruz. Çünkü pandeminin varlığı ve beraberinde toplum üzerinde açtığı yaralar ilerleyen zamanlarda ulusal mücadele için gereken yapıda da bozulmalar yaşanmasına, sağlıklı politikaların belirlenmesinde güçlüğe, uluslararası boyutta gerekli özeni ve ataklığı gösterememeye ve son olarak da küresel mücadele gerektiren konularda iş birliğinin zor sağlanmasına neden oluyor.

Dünyanın ‘bekleme’ lüksü kalmadı

COP26 Zirvesi’nde de altı çizilerek bahsedildiği üzere dünyanın artık ‘bekleme’ lüksü kalmadı. Hatta bununla beraber daha yavaş hareket etme hakkına dahi sahip değil. Çünkü iklim krizinin yıkıcı sonuçları artık sadece kapımıza dayanmıyor, içeriye adım atıyor. Bu durumda da iklim krizi hem kısa hem de uzun vadeli riskler arasında kendine sağlam bir yer ediniyor. ‘Çevresel riskler’ kategorisinde yer alan ‘aşırı hava koşulları’, ‘iklim eylemi başarısızlığı’ ve ‘biyoçeşitlilik kaybı’ önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünyayı bekleyen en önemli üç risk olarak görülüyor. Yapılan zirveler toplumsal nabzı düşürmede başlarda etkili gibi gözükse de insanların iklim krizine karşı alınan önlemlerin yetersiz oluşuna, sorulan sorulara etkin cevaplar alınamamasına, ekonomik ve toplumsal tehditlerin iklim kriziyle beraber derinleşmesine ve tüm bu durumları kontrol edebilme yeteneğinin zayıf olmasına bağlı olarak devamlı endişe halinde olduklarını gösteriyor.

Kör nokta: Dijital eşitsizlik

Son yıllarda pandeminin de etkisiyle yaşanan dijital sıçramayla insanların etkileşim gücü arttı ve uzaktan çalışma popülerlik kazandı. Kısa vadede yaşanabilecek tehditlere göz attığımızda da bu birden yaşanan sıçramanın neden olduğu ve de yakın bir zamanda da olmaya devam edeceği ‘dijital eşitsizlik’ riskini ön plana çıkıyor. Ülkeler, ekonomiler ve endüstriler dijital çağa, pandeminin dayattığı koşullara ayak uydurabilme kapasitelerine göre hızlı veya yavaş bir şekilde uyum sağlamaya çalıştılar. Bu yarışta her ne kadar hızlı uyum sağlayan avantaj sahibi olsa da güvenlik açıkları kaçınılmaz oldu. Rapora göre ‘siber güvenlik başarısızlığı’ en az iki yıl olmak üzere beş yıllık bir süreçte daha dünyanın gündeminde olacak. Fakat on yıllık risklere baktığımızda dijital düzeyde yer alan risklerin, toplumsal ve çevresel risklere göre daha düşük seviyede kalması nedeniyle uzun vadeli bir etki etmesi beklenmiyor.

Büyüyen rekabet

Dünya genelinde ülkeler ve ekonomiler arasındaki rekabet giderek tırmanırken, küresel riskler siyasi sınırları tanımıyor. Bu bağlamda özellikle ‘jeoekonomik çatışmalar’ orta ve uzun vadeli risklerde kritik bir tehdit olarak görülüyor. Jeoekonomik çatışmalar; ülkelerin yaşadığı iç sorunların, ekonomik koşulların ve toplumsal kaygıların sonucunda eşgüdümsel küresel tepkiye neden olabilecek çapta bir bozulma olarak görülüyor.

Önümüzdeki 10 yılda dünyayı bekleyen riskler

WEF’in raporuna göre dünya kısa ve uzun vadede olmak üzere belirli konularda riskler ile karşı karşıya. Önümüzdeki 10 yılda ise dünyada 5 farklı kategoride 10 adet riskin etkili olacağı düşünülüyor. 

Çevresel Riskler

Özellikle iklim krizinin sebep olduğu çevresel riskler önümüzdeki 10 yıl içerisinde en fazla karşılaşacağımız riskler arasında yer alıyor. Listede tamı tamına 5 maddeyi içeren bu kategori anlayacağınız üzere bir hayli önemli.

  • (1) İklim eylemi başarısızlığı: Listenin ve çevresel risk kategorisinin birinci sırasında ‘iklim eylemi başarısızlığı’ riski yer alıyor. Bu risk iklim krizine karşı mücadelelerin yetersiz kalacağına, atılan adımların yavaş olacağına dair endişeleri ifade ediyor.
  • (2) Aşırı hava koşulları: Listenin iki numarasında yer alan aşırı hava koşulları riskinin önümüzdeki iki yılda %31.1 oranında, 5-10 yıl içerisinde ise %32.4 oranında etkili olacağı düşünülüyor.
  • (3) Biyoçeşitlilik kaybı: Dünyamız için son derece önemli olan biyoçeşitliliğin tehlike altında olduğu da bir sır değil. Önümüzdeki 2-5 yıllık süreçte %13.5 oranında ve 5-10 yıllık süreçte ise maalesef artarak %27.0 oranında tehdit yaratacağı düşünülüyor.
  • (7) İnsanların neden olduğu çevresel zarar: Genel listede yedinci sırada yer alan insan kaynaklı çevre zararı 10 yıllık süreçte de dünya için azalan bir tehdit olmak yerine artanlar arasında yerini alacak gibi görünüyor. Raporda bu riskin 2-5 yıllık süreçte %16.4,5-10 yıllık süreçte %21.7 olacağını gözlemliyoruz.
  • (8) Doğal kaynak krizleri: Yayınlanan raporda, doğal kaynağa bağlı krizlerin 5-10 yıllık bir süreçte %23.0 oranında riske neden olacağı söyleniyor.

Toplumsal Riskler

Bir toplumu; sosyal, siyasal, çevresel ve daha birçok neden etkileyebilir. Bu son derece normal olan etkileşim, küresel bazda bir tehdit haline geldiğinde dünya için de risk oluşturur. Toplumsal riskler, çevresel risk kategorisinden sonra dünyanın geleceğinde en etkili olacak olan kategorilerden.

  • (4) Sosyal uyum erozyonu: Bir toplum birbiriyle doğrudan veya dolaylı yoldan bağlı birçok farklı özelliğe sahip olabilir. Bu özellikler toplumun sosyal anlamda ne kadar uyumlu olduğunu belirler. Fakat toplumun içerisinde bulunduğu ekonomik koşullar, eşitsizlikler ve daha birçok benzer etken sosyal uyum erozyonuna neden olabilir. Sosyal uyum erozyonu, şu an her ne kadar risk tablosunda %27.5’lik bir orana sahip olsa da orta vadede %23.0’a uzun vadede ise %19.1’e düşerek azalması beklenen riskler arasında yer alıyor.
  • (5) Geçim krizleri: Listenin beşinci sırasında yer alan geçim krizleri de %30.4 ve 2-5 yıllık süreçte %20.1 ile azalması beklenen riskler arasında.
  • (6) Bulaşıcı hastalık riskleri: Dünyanın uzun vadeli riskleri arasında yer alan bulaşıcı hastalık kaynaklı riskler, 0-2 yıllık süreçte 26.4’lük bir yüzdeye sahip.

Ekonomik Riskler

Pandeminin büyük etkilerine maruz kalan ve iklim krizi mücadelesinde büyük önem taşıyan ekonomi, dünyayı bekleyen riskler arasında yer almaktan kaçınamadı.

  • (9) Borç krizleri: Genel listenin dokuzuncu sırasında yer alan borç krizlerinin kısa ve orta vadede 19.3’ten 19.0’a düşerek yüzde 3’lük bir azalma sergilemesi bekleniyor.

Jeopolitik Riskler

Büyüyen rekabette önemli bir unsur olan jeoekonomik çatışmalar, ekonomik risklerden sonra listenin sonuncusu olarak yerini aldı. 

  • (10) Jeoekonomik çatışmalar: Orta vadede %14.8 olması beklenen jeoekonomik risk oranının uzun vadede %14.1'e düşeceği öngörülüyor.