Dünya Çevre Günü’nün Odak Noktası: Plastik Kirliliği
Plastik kirliliğiyle mücadelede neler yapabiliriz?
Dünya Çevre Günü, 1972 yılında İsveç’in Stokholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferası’nda alınan kararla her yıl 5 Haziran günü olarak kabul edildi. O tarihten bu yana çevremizin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratmak amacıyla çalışmalar yürütülüyor.
Dünya Çevre Günü’nün bu yıl odak noktası plastik kirliliği olarak belirlendi. Çevre Günü kapsamında plastik kirliliğinin kaynakları, bireysel ve kurumsal olarak kirliliğe karşı neler yapılabileceği gibi konular ele alınıyor. Peki plastik kirliliği hakkında gerçekten bilgi sahibi miyiz?
Plastik, işlem ve kullanım kolaylığı açısından önemli bir ürün olsa da çevresel ve ekonomik sonuçlarıyla birlikte değerlendirildiğinde tek kullanımlık plastiklere olan bağımlılığımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Dünyadaki plastik tüketimini sayılarla değerlendirecek olursak Birleşmiş Milletler Çevre Programı UNEP tarafından yapılan “Gezegenimiz plastikle boğuluyor” adlı araştırmaya göre her dakika bir milyon plastik şişe satın alıyoruz. Ayrıca dünya çapında her yıl yaklaşık beş trilyon plastik poşet kullanıyoruz. Ürettiğimiz tüm plastiklerin yarısını tek kullanımlık olarak tasarlarken, bu ürünleri amacına uygun şekilde sadece bir kez kullanıp atıyoruz.
Gözle görülmeyen kirlilik: Mikroplastikler
Pet şişeler, plastik poşetler gibi tek kullanımlık plastikleri tüketmemek artık kirliliğe gerçek bir çözüm sağlamıyor. Çünkü plastiklerin işimizi zorlaştıran başka bir boyutu var: mikroplastikler! 5 mm’den daha küçük plastiklere mikroplastik deniyor ve boyutlarından dolayı bu plastikleri gözle görmek çok zor.
Doğada bulunan plastik atıkların zamanla aşınması veya parçalanması sonucunda, kozmetik ürünler veya yıkama makineleri gibi kaynaklardan ortaya çıkan mikroplastikler, su sistemlerine, denizlere, nehir ve göllere, topraklara ve hatta havaya yayılabiliyor. Deniz canlıları tarafından yanlışlıkla tüketilebilen mikroplastikler, besin zincirine girerek insanlar dahil birçok canlıya zarar verebiliyor. Çevre ve ekosistemler için ciddi bir tehdit oluşturan mikroplastikler, aynı zamanda insan sağlığı üzerinde de potansiyel riskler taşıyor.
Mikroplastikler de dahil olmak üzere plastiklere dünyamızın her yanında rastlamak mümkün. Karada ve denizde oluşan plastik kirliliği, dünyadaki canlılığı zor duruma sokarken bizler için de yeni senaryolara hazırlanma ihtiyacını doğuruyor. Bugün içinde bulunduğumuz çağın belirteci olan plastiklerin denizlerde plastisfer adı verilen yeni bir deniz mikrobiyal habitatının oluşumuna ortam sağladığı biliniyor.
Plastik kirliliği nerelerden kaynaklanıyor?
Hayatımızın hemen her noktasında kullandığımız plastiğin başlıca kirlilik kaynaklarını inceleyelim:
Plastik ambalajlar
Plastiklerin kullanım alanlarına baktığımızda üretilen plastiklerin yaklaşık %36’sının ambalajlarda kullanıldığını görüyoruz. Bunların %85’ini ise tek kullanımlık yiyecek ve içecek ambalajları kapsıyor. Tek kullanımlık plastik şişeler, poşetler, kutular ve paketler plastik kirliliğine önemli bir kaynak sağlıyor. Bu ambalajlar genellikle doğru şekilde geri dönüştürülmüyor veya atık yönetimi eksikliği nedeniyle çevreye atılıyor.
Tek kullanımlık plastik ürünler
Plastik tabaklar, çatal bıçak setleri, pipetler ve bardaklar gibi tek kullanımlık plastik ürünler, büyük miktarda plastik atığa neden oluyor. Kullanımı yaygın olan bu ürünler genellikle çöp olarak atılıyor. Bu durum da plastik atığın, doğaya yayılmasına ve çevreye zarar vermesine yol açıyor.
Sanayi ve imalat süreçleri
Plastik kirliliğinin bir diğer kaynağı da üretim süreçleri ve sanayi faaliyetleri. Plastik üretimi için kullanılan ham maddelerin işlenmesi, plastik atıkların doğaya salınmasına neden olabiliyor. Aynı şekilde, plastik ürünlerin imalatı sırasında oluşan atıklar ve yanlış yönetilen sanayi atıkları da plastik kirliliğine katkıda bulunuyor.
Plastik kirliliğiyle mücadelede neler yapabiliriz?
Plastik kirliliğiyle mücadelede vakit kaybetmeden hem bireylerin hem de kurumların harekete geçmesi gerekiyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından yayımlanan bir rapora göre plastik kirliliğinin önüne geçilebilmesi için plastiklerin yeniden kullanılabilir olması, geri dönüştürülmesi ve sürdürülebilir çeşitlerin artırılması gerekiyor. Böylelikle plastik kirliliğinin çevresel ve ekonomik etkilerinin önlenebilmesi amaçlanıyor.
Kirlilikle mücadelede ayrıca izlenebilecek bazı yöntemlerle çevresel etkileri azaltmak mümkün. Gelin şimdi de plastik kirliliğine karşı yapılabilecek uygulamaları ele alalım:
Plastik tüketimini azaltma
Tek kullanımlık plastik ürünlerin kullanımını en aza indirerek bireysel olarak kirliliğin önüne geçmek için bir adım atabilirsiniz. Alışverişlerde plastik poşet yerine karton torbalar veya bez çantalar kullanabilir, plastik şişeler yerine tekrar kullanılabilir su şişeleri tercih edebilirsiniz.
Geri dönüşüm ve ayrıştırma
Atıkların geri dönüştürülmesi, kirlilikle mücadelede en etkili yöntemlerden biri. Plastik atıkların kaynağında ayrıştırılması da geri dönüşüm için önem taşıyor. Plastik, cam ve kağıt gibi atıkları ayrı kutularda toplamak, geri dönüşüm sürecini kolaylaştırıyor. Siz de plastik atıklarınızı geri dönüşüm kutularına veya ayrı toplama sistemlerine atabilirsiniz.
Alternatif malzemelere yönelme
Plastik tüketiminizi azaltmak adına çelik, cam, seramik veya bambu gibi alternatif malzemelerden yapılmış ürünleri tercih edebilirsiniz. Örneğin, plastik poşetlerin ve kapların yerine cam saklama kapları kullanarak kirlilikle mücadeleye katkı sağlayabilirsiniz.
Plastik kirliliğiyle mücadelede en etkili adımlardan bir değeri de üretim süreçlerinde plastik kullanımını azaltmak veya tamamen alternatif malzemelere geçiş yapmak. Endüstride plastik kirliliğinin önüne geçmek için uygulanabilecek bazı yöntemler ise şöyle:
Yeniden tasarım ve malzeme seçimi
Ürünlerin tasarım aşamasında plastik kullanımını azaltmak için alternatif malzemeler değerlendirilebilir. Doğaya daha az zarar veren ve geri dönüştürülebilen malzemeler tercih edilerek kirliliğin önüne geçilebilir. Örneğin, plastik ambalaj yerine kâğıt, karton veya biyolojik olarak çözünebilen malzemeler kullanılabilir.
Üretim atıklarının yönetimi
Üretim süreçlerinde oluşan plastik atıkların doğru bir şekilde yönetilmesi büyük önem taşıyor. Atıkların geri dönüşümü için uygun altyapının oluşturulması ve geri dönüşüm sürecinin teşvik edilmesi plastik kirliliğiyle mücadeleye katkı sağlıyor. Ayrıca, plastik atıkların çevreye yayılmasını ve sızıntıları önlemek üzere sıkı önlemler alınması gerekiyor.
İnovasyon ve teknoloji
Plastik kirliliğiyle mücadele etmek için her geçen gün yenilikçi çözümler ve teknolojiler geliştiriliyor. Plastik atıkları geri dönüştürme teknolojileri, biyobozunur malzemelerin üretimi veya yenilenebilir enerji kaynakları gibi alanlarda gerçekleştirilen araştırmalar ve yatırımlar, kirlilikle mücadelede hayati önem taşıyor.
Zorlu Holding olarak doğal kaynaklarımızın etkili bir biçimde yönetilmesi gerektiğinin bilincindeyiz. Bu doğrultuda Akıllı Hayat 2030 stratejimizle çevresel etkilerimizi en aza indirgemek için çalışıyoruz. Maden-metalürji ve enerji sektörleri başta olmak üzere tüm süreçlerimizde operasyonel etkilerimizi azaltmak için verimlilik ve geri kazanım uygulamalarına odaklanıyoruz. Nano teknolojiler, dijital, akıllı ve yeni nesil teknolojileri kullanarak müşterilere dokunduğumuz tekstil, tüketici elektroniği ve beyaz eşya sektörlerinde plastik varlığını en aza indirgeyerek öncü ve faydalı ürünler geliştiriyoruz.
Plastik kirliliğinin çevresel etkilerinin yönetilmesinin zor boyutlara ulaştığı günümüzde, etkin bir atık yönetimi benimseyerek atıkları kaynağında azaltmaya ve geri dönüştürmeye odaklanıyoruz. Vestel markalı buzdolabı ve bulaşık makinesi ürün ambalajlarında 2021 yılından bu yana FSC (Forest Stewardship Council - Orman Yönetim Konseyi) sertifikalı kartonlar kullanıyoruz. Ürünlerimizin ambalajlarında da tamamen geri dönüştürülmüş ve tekrar dönüştürülebilir malzemeler tercih ediyoruz. Çevremize olan sorumluluğumuzun bilinciyle sıfır atık bir holding olmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.