COP27 Zirvesi: İlk Haftadan Akılda Kalanlar Neler?

COP27 Zirvesi’nde ilk hafta neler konuşuldu? Hangi kararlar alındı? İklim değişikliği ile mücadelede beklentiler karşılandı mı?

COP27 Zirvesi: İlk Haftadan Akılda Kalanlar Neler?

Birleşmiş Milletler A. Taraflar Konferansı (COP27 Zirvesi) 197 ülkenin katılımıyla 6 Kasım Pazar günü itibarıyla resmen başladı. “Uygulama için birlikte” sloganıyla toplanan zirveye dünyanın dört bir yanından ülke temsilcileri, bilim insanları, iklim aktivistleri ve iş dünyasının önde gelen isimleri katılıyor. Her yıl toplanan konferansın bu yılki adresi ise Mısır’ın Şarm El-Şeyh kenti. Zirvenin yıllardır iklim krizinin en yıkıcı etkilerini hisseden Afrika ülkelerinden birinde gerçekleşmesi ise tesadüf değil. Bu yönüyle aslında konferansın en önemli gündem maddelerinden birine, “iklim tazminatı” meselesine de vurgu yapıyor.

Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) kapsamında gerçekleştirilen COP zirvesinin bu yılki gündemi ise her yıl olduğu gibi kabarık. Ancak özellikle belirtilen iki konu var: Kayıp ve zarar finansmanı ile Ulusal Katkı Beyanları’nın (NCD) güçlendirilmesi meselesi. Peki ilk hafta neler oldu? Hangi konuların üzerinde duruldu? Katılım bekleneni karşılıyor mu? Gelin şimdi bu sorulara birlikte yanıt bulalım.

Öne Çıkan Başlıklar

BM Sekreteri’nden Sert Mesajlar

Konferansın açılış konuşmasını üstlenen Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, acil önlemler konusunda ülkelere sert mesajlar verdi. Sera gazı emisyonları ve sıcaklık artışının dünyayı geri dönülemez bir noktaya sürüklediğini hatırlatan Guterres; “ayağımız gaz pedalında, iklim cehennemine giden bir otoyoldayız.” dedi.

Konuşmasında temiz enerjiye geçişin aciliyetini vurgulayan Guterres, yoksul ülkelere ödenmesi tartışılan kayıp ve zarar finansmanı konusuna da özel olarak değindi. Finansman konusunda dünyanın iki büyük ekonomisi Çin ve ABD’nin özel bir sorumluluğu olduğunu belirtirken, bu iki ülke özelinde tüm dünyaya üzerine düşeni yapması konusunda çağrıda bulundu.

Tartışmaların Odağı: “Kayıp ve Zarar” Finansmanı

Önemli bir gelişmeyle bu yıl ilk defa “kayıp ve zarar finansmanı” meselesi COP’un resmi müzakere gündemine girdi. Gelişmekte olan ülkelere tazminat ödenmesini içeren bu durum aslında yeni değil.

Tarihsel sorumlulukları yok denecek kadar az olmasına rağmen, gelişmekte olan ülkeler yıllardır iklim krizinin en yıkıcı etkileriyle karşı karşıya. Zengin ülkeler ise iklim krizine bağlı hasarlar nedeniyle bu ülkelere fon sağlamak konusunda oldukça gönülsüz davranıyor.

Geçtiğimiz yıl Glasgow’da gerçekleşen COP26 Zirvesi’nde zengin ülkeler tarihsel sorumluluklarını kabul etmedikleri gerekçesiyle çokça eleştirildiler. Konferans boyunca yoksul ülkeler için kayıp ve hasar finansmanı sağlanması tartışmalarını da reddettiler. Bu bakımdan COP27 Zirvesi sorumlu ülkelerin gerçeklerle yüzleşmeleri için güçlü bir etki yaratabilir.

Finansman konusunda beklenen adımlardan ilki ise Çin’den geldi. Çin’in iklim elçisi Xie Zhenhua; hükümetin, savunmasız ülkelerin tazminat talebine katkıda bulunabileceğini duyurdu. Çin’in de gelişmekte olan bir ülke olduğunu belirten Zhenhua, yoksul ülkelerle dayanışma içinde olmak istediklerini, kayıp ve zarar finansmanı için katkı sağlamaya hazır olduklarını ifade etti.

Hafta boyunca bazı ülkelerden sevindirici haberler gelmeye devam etti. Bir önceki toplantıda 2 milyon sterlinlik bir taahhütte bulunan İskoçya, COP27’de bununla birlikte 5 milyon sterlinlik ek bir finansman daha sağlayacağını duyurdu.

Bir başka haber de Avusturya’dan geldi. Ülkenin İklim Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Avusturya’nın dört yılı kapsayacak bir süre içerisinde en az 50 milyon euro tutarında fon sağlayacağı belirtildi. Yeni Zelanda ise gelişmekte olan ülkelere yaşadıkları hasarın bedeli olarak 20 milyon Yeni Zelanda doları tutarında kaynak ayırdığını ifade etti.

Bu gelişmeler umut verici olsa da toplanan tutarlar savunmasız ülkelerin yüz milyarlarca dolarlık zararını ödemek için yeterli değil. Tahminler zararın karşılanması için yılda 1 trilyon dolara ihtiyaç olabileceğini gösteriyor. Ayrıca finansman konusu ile ilgili gelişmiş ülkeler için henüz net bir yaptırım kararı söz konusu değil. Konu ile ilgili açıklama yapan Mısır Dışişleri Bakanı ve COP27 Başkanı Sameh Shoukry, iklim finansmanı ile ilgili son kararın COP27 Zirvesi’nde olmasa da en geç 2024’te karara bağlanmasını amaçladıklarını belirtti.

Şimdiye kadarki En Sıcak 8 Yılı Yaşıyoruz

COP27’de Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) tarafından çarpıcı bir rapor sunuldu. Her yıl hazırlanan “Küresel İklim Raporu”na göre dünya kritik sona doğru hızla yaklaşıyor. Rapora göre, sürekli artan sera gazı emisyonları ve atmosferde biriken ısı, geçtiğimiz 8 yılın, dünyanın en sıcak 8 yılı olmasına neden oldu. Son 30 yıl içinde deniz seviyesinde görülen yükselme hızının ise iki kart arttığı vurgulandı.

Çalışma ayrıca sera gazlarının 2021’deki rekor artışını 2022 yılında da sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Aynı yıl kaydedilen küresel sıcaklıklar da sanayi öncesi ortalamanın yaklaşık 1.15°C üzerine çıkmış durumda. Bu ise acilen önlem alınması gereken bir noktada olduğumuzun açık bir kanıtı. Uzmanlar bu gidişat devam ederse 2030 yılına kadar sıcaklıklarda 2°C seviyesine ulaşabileceğimizin, bunun ise dünya için bir felaket olacağının altını çiziyor.

COP27: Katılım Ne Durumda?

Toplantının en önemli maddelerinden biri şüphesiz Ulusal Katkı Beyanları’nın güçlendirilmesi meselesi. Bir önceki COP’ta taraf ülkeler ortaya koydukları iklim planlarıyla eleştirilerin odağı olmuştu. Hedefler Paris İklim Anlaşması’nda uzlaşılan 1.5°C sınırını korumak konusunda oldukça yetersizdi. Bu nedenle ülkelere Ulusal Katkı Beyanları’nı (NDC) güncellemeleri için COP27’ye kadar süre verildi.

Şu ana kadar toplam 39 ülke, yeni veya gözden geçirilmiş NDC’lerini kamuoyuna sunmuş durumda. Bunların çoğunun ise COP26 Zirvesi’ndeki güçlendirme çağrısına tam olarak uyduğu söylenemez. Bu nedenle COP27 Zirvesi ülkelerin emisyon azaltım hedeflerini güçlendirmesi açısından kritik bir önem taşıyor. Fakat zirveye katılım ilk hafta tahminlerin altında kalırken önümüzdeki günlerde bu sayının artması umut ediliyor. Bununla birlikte devam eden oturumların sonunda, emisyon azaltım hedefini güçlendirmeye yönelik taslak bir kararın kabul edilmesi de beklentiler arasında.