Sanat, Teknoloji, Doğa ve Yaratıcılık Odağında Bir Gelecek: Sónar +D Istanbul Konuşmaları

Sónar +D Istanbul panellerinden öne çıkanlar.

Sanat, Teknoloji, Doğa ve Yaratıcılık Odağında Bir Gelecek: Sónar +D Istanbul Konuşmaları

Birliktelik, deneyim, yaratıcılık ve duyuların merkezde yer aldığı eşsiz müzik, görsel şov ve konuşmalarla her yıl kaçırılmaz bir deneyime dönüşen Sónar İstanbul bu sene 2-3 Ekim 2021 tarihlerinde müzikseverlerle buluştu. Festivalin en önemli ayaklarından biri olan Sónar+D ise görsel şovların yanı sıra kreatif endüstrilerden müzik, yaratıcılık ve teknoloji ekseninde isimleri bir araya getiren panelleriyle fark yarattı. Sürdürülebilirlik ve teknolojiyi sanat ile buluşturan Sónar+D panellerinden öne çıkan başlıkları derledik. 

İlham, keşif ve deneyim ekseninde bu yıl da dopdolu bir program ile karşımıza çıkan Sónar+D panelleri 3 Ekim Pazar gününe yayıldı. Medyanın hayatımızdaki yeri ve geçirdiği dönüşümden sürdürülebilirlik kavramına, kripto sanattan ekoloji & sanat ilişkisine ve pandeminin etkilerine dek uzanan pek çok konu başlığını barındıran panellerden öne çıkanlara birlikte bakalım.

Mecraların mesajları ve dönüşümleri

21. yüzyılda her şey değişip dönüşüyor, teknoloji, hızına ayak uydurulamayan yeniliklerle karşımıza çıkıyor, peki ya mecralar? Medyanın hayatımızdaki anlamı ve kesişim, kırılım noktalarına odaklanan “Medium is the Massage” (Mecra Mesajdır) paneli Aposto!’nun CEO’su Orhun Canca ve yine Aposto! ekibinden müzik yazarı Taner Tuna’nın katılımıyla gerçekleşti. Mecraların kendi içindeki ortamları, ilettikleri mesaj, toplumsal, psikolojik ve ekonomik etkileri konuşmanın ana eksenini oluşturdu. 

Marshall McLuhan’ın “Medium is the Massage” (Mecra Mesajdır) sözünden ilhamla gerçekleşen panel günümüzün üretici ekonomisi akımlarına dikkat çekti. Kullanımı ve popülerliği artan podcast’ler, newsletter’lar ile sosyal medyaya bağlı kalmadan gerçekleştirilen yayıncılığın önümüzdeki senelerde daha fazla karşımıza çıkacağı ve bu alana ilginin artacağı konuşuldu. 

Newsletter temelli yeni medya platformu Aposto!’nun CEO’su Canca, kurumun  bu konudaki yaklaşımını şu sözleriyle anlattı: “Farklı içerik üreticilerinin bizim altyapımızı ve uygulamalarımızı kullanarak kendi yazılı içerik yayınlarını yapabilecekleri; para kazanabilecekleri, farklı kitlelere ulaşabilecekleri ve bizim de editöryel, teknolojik, ekonomik ve pazarlama alanlarında yardımlarımızı alabilecekleri bir alan yarattık”.

Blog

Zihinlerin sürdürülebilirliği mümkün mü?

Bu sıralar pek çok farklı alanda sık sık karşımıza çıkan kelimelerden biri: “sürdürülebilirlik”. İklim krizi, doğal tahribat, çevre kirliliği ve doğanın insanların hatalarına verdiği tepkiler arttıkça yarın nelerle karşılaşacağımızdan korkarak sürdürülebilir bir geleceğin yollarını aramaya başladık. Mercado’nun son sayısının temasından adını alan “Sustainable Mind” (Sürdürülebilir Zihin) başlıklı panel de derginin kurucularından Tunahan Mert Topuz ve Yağız Genç moderatörlüğünde sürdürülebilir çalışmalara imza atan pek çok yaratıcıyı aynı konuşmada buluşturdu. 

Vegan materyal araştırmaları yürüten Gözen Enstitüsü’nün kurucusu biyo-tasarımcı Ece Gözen “doğa-insan arasındaki ilişkiyi irdelemekte zihinsel süreçlerin önemli olduğunu bildiğimiz için biyo sanat projeleri yapıyoruz” dedi. OTTAN Studio’nun kurucusu Ayşe Yılmaz ise yaptıkları işi anlatırken “Gıda, tarım atıklarını ve bu endüstrinin yan ürünlerini ileri dönüştürüyoruz ve biyokompozit malzemeler geliştiriyoruz” açıklamasında bulundu. Clean-NFT üzerinde çalışan DeArtium’un kurucusu dijital tasarımcı Hakan Yıldırım NFT teknolojinin henüz tamamlanmadığını, kullanıma hazır olmadığını düşündüğünü ve bu konudaki çalışmalarını gelişmeler doğrultusunda hayata geçirmek üzere beklettiğini söyledi. “Atma onar, tüketme üret, saklama paylaş” mottosundan hareketle çalışmalarına devam eden Onaranlar Kulübü’nün kurucularından Ufuk Emin Akengin ise onarım, üretim ve paylaşım ekseninde farkındalık amacıyla çalışmalarını sürdürdüklerini iletti.

Blog

Blockchainin etkisiyle gelişen NFT ve kripto sanat

Son dönemin yükselen trendleri kripto sanat, nft ve kripto sanat koleksiyonerliği konuları “Cripto Art & World Of Collectables” (Kripto Sanat ve Koleksiyon Dünyası) panelinin odak noktaları oldu. Levent Erden moderatörlüğünde gerçekleşen konuşmada BTC Türk’ün pazarlama müdürü Eda Elif Özbek, Bitcoin’in getirdiği sahiplik hissine dikkat çekerek yaşam şeklimizin değiştirdiğinden bahsetti. Günümüzde fiziksel ve sanal dünyanın iç içe geçtiğine dikkat çeken sanatçı ikilisi ha:ar (Hande Şekerciler & Arda Yalkın) ise ‘metaverse’ tanımıyla önümüzdeki yıllarda bizi nelerin beklediğinin sinyallerini verdi. “Fractal İstanbul” projesiyle tanınan NFT sanatçısı Tarık Tolunay dijital eserler ile NFT’lerin arasındaki farka değindi: “Dijital eserlerin kopyalanma ihtimali onları değersiz kılıyor ancak, içlerinden birinin kopyalanamaz, imzalı oluşu onu diğerlerinden ayırarak eşsiz hâle getiriyor”. Türkiye’de tanınmış NFT koleksiyonerlerinden biri olan Feride İkiz ise blockchain’in hayatımıza getirdiği yeniliklerden bahsetti ve ekledi: “Blockchain sahiplik değeriyle ilgili yeni bir yaklaşım getiriyor sertifikalandırma sistemi sayesinde yalnızca sahip olan kişinin elindekinin mali değeri oluyor”.

Blog

Doğa ve Sanat Arasındaki Denge

Sónar+D’nin bir diğer önemli paneli sanat ve ekolojiyi odağına aldı. Doğanın dönüşümü, iklim değişikliği, sanat ve doğa arasındaki ilişki, doğal tahribata odaklanan “Arts and Ecology” (Sanat ve Ekoloji) adlı konuşma Artsy platformunun global stratejik ortaklıklar yöneticisi Anlam Arslanoğlu moderatörlüğünde gerçekleşti. Doğa ile ilgili endişeleri, insanın doğa üzerindeki etkisi ve insanlara düşen sorumluluğu merkezine alan, Sónar+D’nin en konuşulan çalışmalarından biri olan “Habitat”ın yaratıcısı sanatçı Heleen Blanken panelde çalışmanın detaylarını anlattı.

Girişimci ve çağdaş sanattaki geçmişiyle bilinen Elif Boyner, şehirlerin sürdürülebilirliği üzerine çalıştıkları Vertical projesinden bahsetti: “Minimum karbon emisyonu oluşturan mekânlar tasarlamakla başladık. Elimizden geldiğince atık çıkarmamaya çalışıyoruz”. Mimar ve akademisyen Alper Derinboğaz ise “Eğer daha basit bir hayat tarzını seçersek ve yeni gelişmeleri takip edip bina yapmadan önce etraflıca düşünebilirsek dünyayı kurtarma ihtimalimiz artar diye düşünüyorum” diyerek mimarinin doğaya etkisinin altını çizdi.

Blog

Pandemi sonrası sanatsal yaklaşımlar

Sanat pratiklerinin dönüşümüne odaklanan We Are Europe ekibinin katılımıyla gerçekleşen “Shifting Artistic Practices” (Değişen Sanatsal Uygulamalar) adlı panel, sanatçıların bu süreçteki deneyimlerine odaklandı. Teknolojik gelişmeler, değişen dinamikler ve öngörülemeyen pandemi etkilerinin hayatlarına ve üretim pratiklerine yansımalarından bahseden sanatçılardan Ali Demirel, ara verip doğaya döndüğünden söz ederken Tarik Barri ve Cora Novoa ise bu dönemde üretime devam edebilmek için farklı form ve biçim arayışlarına girdiklerini söylediler. Sanatçı Olof van Winden pandemiden sonra sosyal ilişkilerin değiştiğine dikkat çekerken Lea Fabrikant, sürecin kendisini araştırmaya ve sorgulamaya teşvik ettiğini ifade etti. 

Teknoloji ve sanat ilişkisine ekoloji, yaratıcılık ve tasarım perspektifinden bakan paneller, birbirinden değerli konuşmacıların deneyimleri üzerinden, gelecek sorgulamalarını tartışmaya açtı. Sónar+D panelleri bütüncül bir perspektiften ele alındığında, sürdürülebilir bir dünyanın ihtimallerini sorgularken teknolojinin sanat dünyasına sunduğu avantajlardan yararlanmayı öneren konuşmaları dinleyicilerle buluşturdu.

Blog