Takvimler Kaynakların Tükenişini Gösteriyor: Dünya Limit Aşımı Günü 29 Temmuz
Dünya Limit Aşımı Günü ne anlama geliyor? Bu yıl hangi tarih seçildi? Nasıl belirleniyor ve önemi nedir?
Gezegenin bizlere sunduğu kaynakların ne zaman tükeneceğini bilebilir misiniz? Sınırsız gibi gördüğümüz bu kaynakları ne kadarlık bir zaman diliminde tükettiğimizi hiç düşündünüz mü? Her yıl bunu gösteren, ekolojik karnemizi gözler önüne seren sembolik bir tarih var aslında: Dünya Limit Aşımı Günü. 2021 yılı için de bu gün 29 Temmuz. Yani doğanın bize 2021 yılı için sunduğu kaynakları 29 Temmuz itibarıyla tükettik. Bir bakıma bir yılda tek bir dünya bize yeterli gelmedi. Artık yılın geri kalanında doğaya borçluyuz, çünkü bir sonraki yıldan ödünç alarak yaşayacağız.
Dünya Limit Aşımı Günü (Earth Overshoot Day), belirli bir yılda insanlığın ekolojik kaynaklara olan talebinin, dünyanın o yılda yeniden üretebileceği miktarı aştığı tarihi işaret eder. Ekolojik ayak izimizin en net göstergesi olan bu tarih, tamamı insan kaynaklı faaliyetlerin doğal kaynaklar üzerindeki olumsuz etkisini en açık ortaya koyan geri sayımlardan biridir. Ekolojik ayak izimiz arttıkça bu tarih de erkene çekilir. Sadece bir yıl öncesinde, 2020’de Limit Aşım Günü 22 Ağustos olarak belirlenmişti. Bu sene tüketimin artmasıyla bu tarih neredeyse bir ay önceye çekildi.
Nasıl hesaplanıyor? Ne anlama geliyor?
Küresel Ayak İzi Ağı (Global Footprint Network) her sene Limit Aşım Günü’nün belirlemek için 1 Ocak’tan itibaren karbon emisyonları ve orman biyokapasitesindeki değişimler gibi verileri değerlendiriyor. Bu senenin verilerine göre; karbon ayak izi bir önceki yıla göre yüzde 6,6 arttı ve küresel orman biyokapasitesindeki düşüş yüzde 0,5 oranında gerçekleşti. Pandemi kaynaklı kapanmalar nedeniyle karbon salımı başlangıçta azalsa da (2019’a göre yüzde 5,8 oranında) kontrollü normal hayata dönüşle birlikte karbon ayak izinde hızlı bir tırmanış kaydedildi. İkinci dikkate değer değişiklik ise Amazon’da yaşanan ormansızlaşma ve bozulmanın küresel orman biyokapasitesi üzerindeki olumsuz etkisiydi.
İnsan nüfusu, doğal kaynaklara olan talep her geçen gün katlanarak artarken gezegenin büyüklüğü ve ekolojik kaynakların miktarı değişmiyor. Bu kaynakları aşırı tüketerek, tabiri caizse ‘limitleri aşarak’ ormanlarımızı, verimli topraklarımızı, tatlı su kaynaklarımızı kaybediyoruz. Havamız ve suyumuz kirleniyor, biyoçeşitlilik azalıyor. Tüm bu etmenler iklim krizini tetikliyor. Öngörülenden çok daha hızlı bir şekilde gerçekleşen iklim krizi ise aşırı sıcaklık ve kuraklık, orman yangınları, aşırı iklim olayları gibi doğal olmayan olaylarla etkisini giderek daha çok hissettiriyor.
Zamanı durdurmak mümkün mü?
2030 yılına kadar tamamlama konusunda evrensel uzlaşı sağladığımız Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında yer alan küresel ısı artışını 1.5 derecede tutma, karbon emisyonlarını yarı yarıya azaltma sözleri Limit Aşımı Günü’nü ileri bir tarihe öteleme konusunda da bize bir yol haritası sunuyor.
Küresel Ayak İzi Ağı’na göre, limit aşımını her yıl sadece beş gün ileriye atmayı başarabilirsek 2050’de bir yılda tek bir gezegenin sağladığı kaynaklar bize yetebilecek. Örneğin, fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan karbon emisyonlarını yüzde 50 azaltmak Limit Aşım Günü’nü 93 gün kısaltabilecek. Beş ana alanda yani dünya, şehirler, enerji, gıda ve nüfus konusunda sürdürülebilir çözümler ürettikçe bu Dünya Limit Aşımı Günü’nü ötelemek elimizde olacak!