Paris İklim Anlaşması Sonrası Türkiye: Şimdi Ne Olacak?
Türkiye anlaşmayı imzaladı, peki şimdi neler değişecek?
Aralık 2015 yılında gerçekleşen 21. BM İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP21) onaylanan Paris İklim Anlaşması, Nisan 2016’da 191 ülke tarafından imzalanmıştı. 5 Ekim 2016 itibarıyla sera gazı emisyonlarının %55’ini oluşturan en az 55 tarafın anlaşmayı onaylaması koşulu sağlanmış, 4 Kasım 2016’da ise anlaşma yürürlüğe girmişti. Türkiye, kısa zaman önceye kadar anlaşmayı imzalamayan ülkelerin (Eritre, İran, Irak, Libya, Yemen) arasında yer alıyorken, 5 Ekim 2021 itibarıyla, anlaşmaya taraf olan 192. ülke olmuştu. Peki şimdi ne olacak? Paris Anlaşması ile neler değişecek? Hep birlikte bakalım.
Hatırlayalım: Anlaşma neleri hedefliyor?
Paris İklim Anlaşması, sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğun ortadan kaldırılması için Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin uygulamalarını geliştirmeyi hedefliyordu. Küresel sıcaklık artışının sanayi devrimi öncesi döneme göre 2 derece ile sınırlayıp, mümkün mertebe 1.5 derecenin altında tutmak, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı uyum ve direnci artırmak, düşük sera gazı emisyonlu kalkınmayı gerçekleştirmek, anlaşmanın uzun vadeli hedefleriydi.
192. imzacı Türkiye’nin hangi adımları atması bekleniyor?
Birçok çevreci kuruluş, anlaşmayı yeni imzalayan Türkiye’den ilk olarak hızla karbon emisyonunu azaltmasını bekliyor. İklim krizinden en çok etkilenecek bölgelerden biri olan Akdeniz Havzası’nda yer alan Türkiye’nin, harekete geçmesi ve somut adımlar atması beklenen diğer öncelikli adımlar ise şöyle:
- Fosil yakıtlardan çıkış takvimi planlanmalı.
- 2050 yılında karbon sıfır bir ülke olabilmek amacıyla şehirlerde emisyonun azaltımı sağlayacak eymem planları oluşturulmalı.
- Denizlerde koruma alanları oluşturulmalı.
- Doğal alanların ve biyoçeşitliliğin korunmasına öncelik verilmeli.
- Ekolojik tarım desteklenmeli.
Buna rağmen, Paris İklim Anlaşması, imzacı ülkelere belirli bir emisyon azaltım hedefini şart koşmuyor. Taraf ülkeler, hangi sürede ne kadar sera gazı azaltım taahhüdünde bulunacağına kendileri karar vererek ulusal katkı beyanlarını iletiyor. Anlaşma yalnızca, her beş yılda bir bu beyanların yenilenmesini talep ediyor. 197 taraf ülkenin söz konusu beyanlarına baktığımızda; 61’inin mutlak azaltım, 10’unun ülke emisyon yoğunluğunu kontrol etme, 83’ünün ise referans senaryodan azaltım hedeflediğini görüyoruz. Türkiye ‘’referans senaryodan azaltım’’ taahhüdü veren ülkeler arasında yer alıyor. Diğer bir deyişle, aslında Türkiye’nin 2030’da ve sonrasında sera gazı emisyon azaltma taahhüdü bulunmuyor; ülkemiz, bu yöndeki beyanını “artıştan yüzde 21 oranında azaltım” olarak tanıtmıştı.
Diğer ülkelerin beyanları
Avrupa Birliği 2030 yılına kadar emisyonlarını %55 azaltmayı ve 2050 yılına kadar kadar da karbon nötr olmayı hedeflediğini duyurmuştu. Çin’in 2060 yılı için karbon nötr olma hedefini açıklamasının ardından, Güney Kore, Japonya ve Kanada da sıfır emisyon planlarını tanıtmıştı. 2020 itibarıyla 30 ülke karbon nötr olma hedefini hukuk çerçevesine yerleştirdi. Şubat 2021’de ise ABD Paris Anlaşması’na geri dönmüştü. Türkiye, 2030’a kadar emisyonlarını iki katına çıkarmayı planlarken, 2050 için henüz net bir karbonsuzlaşma hedefi koymadı.
Elbette hiçbir ülke, iklim krizini tek başına durdurabilecek güçte değil. Ancak, Akdeniz Havzası’nda yer alan Türkiye’nin kişi başına düşen emisyon miktarının giderek arttığı gerçeğini hatırlarsak, ülkenin Paris İklim Anlaşması’nı onaylayarak çeşitli sorumluluklar almasının, iklim değişikliğine karşı önemli katkıları olacağını söylemek mümkün.